Karayolları Genel Müdürlüğünün tanımladığı trafik yönetmeliğinde, yaya kaldırımının tanımı ile gerçekte olanın apayrı olduğu bir hengamedir kaldırımlar. Belediye tarafından projelendirilen imar planlarının kağıt üstünde kaldığı noktada başlar satışlar. Dolandırıcısının köprü, belediyesinin yayaları sattığı ülkemde, kaldırım mühendisinden satılık muhayyer kaldırımlar. Yönetmelik der ki, “Karayolları taşıt yolu kenarı ile gerçek veya tüzel kişilere ait mülkler arasında kalan ve yalnız yayaların kullanımına ayrılmış olan kısımdır.” Der demesine de taksi durağı esnafının işgali altındadır. Büfeler diğer yandan, değnekçisi bir yandan, vatandaş bir yandan.
Kimse hesap sormak bir yana soru da soramaz. Neden? Ne hakla? Hadi kuldan utanılmaz Allahtan korkulmaz, kanuna karşı da gizli dokunulmazlık var. Ha bir de standardı var; TSE K 635 (İki yüz elli lira), TS 12576 (Üç yüz on lira), TS 7937 (Yüz elli lira) artı KDV, kapı gibi durur orada. Elbette alabilir isteyen parası mukabilinde. Alırsın almasına da anlayamazsın. Örneğin der ki TS 7937 kapsamında; bu standart, şehir içi yollarının yaya kaldırımı boyutlandırma ve yapım esaslarını kapsar, şehir içinden geçen karayollarının yaya kaldırımlarını kapsamaz. İngilizcesi daha anlaşılır. This standard is about the design and construction criteria for the footways on urban roads.
Çeşitli işletmelere tahsis edilmiş kulübelerin bulunduğu kaldırımlarda yürümek mümkün olmadığı gibi çoğunlukla boş olanında bile yürümek kirli ve meşakkatlidir. Bubi tuzaklarını andıran karoların tamir ve yenilenme hızı da ışık hızına yakındır nedense. Türk bayraklı seyyar satıcıların, sen benim kim olduğumu biliyor musun temayüllü araç sahiplerinin, korna çalarak yol isteyen hadsiz elektrikli scooter sürücülerine sıra gelmez, belediyenin kutu kutu sattığı kulübelerden…